Prostat hastalıkları konusunda farkındalık yaratmak için Eylül ayı Prostat Farkındalık Ayı olarak ele alınıyor. Geçtiğimiz ay boyunca prostat hastalıklarına yönelik mesajlar verildi. İstanbul Cerrahi Hastanesi Üroloji ve Erkek Sağlığı Uzmanı Dr. Tuncay Taş prostat sorununun pek çok nedene bağlı olarak çıkabileceğini, Fitoterapi gibi yüz
yıllardır kullanılan farklı tedavi seçeneklerinin olduğunu belirtti.
Halk arasında “prostat büyümesi” olarak bilinen Prostat Hiperplazisi erkekler arasında en sık görünen fonksiyon bozukluklarından biri olduğunu belirten Taş, ilk olarak idrar yapma zorluğuyla ortaya çıkan bu bozukluğun tedavisine ilişkin açıklamalarda bulundu. Her idrar yapma zorluğunun prostat büyümesi anlamına gelmediğinin altını çizen Taş, idrar yapma güçlüğünün onlarca sebebi olduğunu söyledi.
Prostat büyümesi, ihmal edilmemeli
Prostat büyümesinin ihmal edilmemesi gerektiğini kaydeden Taş, şu şekilde konuştu:
“İdrar yapma zorluğunun birçok sebebi olmakla beraber en başlıca nedenini BPH (Benign Prostat Hiperplazisi) yani prostat büyümesi olduğunu söyleyebiliriz. BPH’ın genetik ya da yaşam koşullarına bağlı olarak gelişen bir nedeni yok ama bu bezin büyümeden, erken teşhis ile kontrol altına alınabildiğini her fırsatta hastalarımıza anlatıyoruz. Özellikle doktor kontrolüne çok sık gitmek istemeyen ya da teşhis yöntemlerinden çekinen hastalarımızın ileri görüntüleme teknikleriyle prostatlarının durumunu görmelerini sağlayabiliyoruz. Prostat
büyümesinin önlemi alınmaz ise hiç idrar yapamama ve buna bağlı olarak böbrek yetmezliğine kadar giden bir sürecin olduğunu söylemek yanlış olmaz.”
Dünyada fitoterapi seçeneklerine yönelim var
Fitoterapi tedavi yaklaşımlarının son zamanlarda gözle görülür bir şekilde arttığını söyleyen Taş, yeni tedavi yaklaşımlarına dair şu bilgileri verdi:
“Son yıllarda prostat tedavisinde İtalya, Almanya, Fransa ve ABD gibi ülkelerde doktorların reçete ettiği, hastaların kullandığı birçok fitoterapi ürünü olduğunu takip ediyoruz. Örneğin İtalya’da prostat
hastalarının %50’sinden fazlasında bu ürünler reçeteleniyor.”
Fitoterapi ürünlerinin yan etkilerinin kimyasal ilaçlara göre çok daha düşük olduğunu belirten
Dr. Tuncay Taş, bu tedavilerin yan etkilerinin düşük olmasının, polifarmasi durumunda
(birden fazla hastalığa yönelik çoklu ilaç kullanımı durumu) özellikle 50 yaş üzeri erkeklerde
prostata bağlı şikâyetlerin gerilemesini kolaylaştırdığını ifade ediyor.
Bitkisel tedavi ile fitoterapi karıştırılıyor
Bilinçli tedavinin önemine dikkat çeken Taş, dünyada yükselen bir grafiği olan fitoterapi yöntemlerinin birçok bilimsel platformda yerini aldığına dikkat çekerek; “Bu ajanları üretmek kolay olmadığı gibi çok da maliyetli. Fitoterapi bir bilim dalıdır. İnsanlar bitkisel ilacın daha kolay ve ucuz olduğunu düşünerek büyük bir yanılgıya kapılıyor. Fitoterapötik ürün üretmek, Farmakolojik ürün üretmekten çok daha zor. Bir bitkinin yetiştirilme koşulları, çiftçi tarafından üretilmesi, toplanması ve sonrasında bunu doğru çevre koşulları, risk analizleri,
teknoloji ve standartları kullanarak bilimselliği kanıtlanmış bir ürün haline getirmek bir bilgi birikimi ve tecrübe gerektiriyor. Aktarlardan alınan, neye yaradığı bilinmeyen ve prostata iyi geldiği söylenen birçok bitkinin tıkanıklığa, mesane problemlerine neden olduğunu ve hatta böbrek değerlerini olağanın dışına çıkardığını görüyoruz” uyarısında bulundu.
Bilimsel platformda etkinliği bildirilmiş fitoterapötik ajanlar tercih edilmeli
Prostat tedavisinde klinik etkisi gösterilmiş, bilimsel otoriteler tarafından kabul görmüş tedavi kılavuzlarında önerilmiş fitoterapötik ajanların olduğuna dikkat çeken Dr. Tuncay Taş:
“Hasta tarafından kullanılacak ürün ne olursa olsun, ürologların kontrolünde ve reçetesinde
olmalı, bilimsel alt yapısı kuvvetli, klinik çalışmaları yapılmış ürünler tedavi takvimine
alınmalıdır. Afrika eriği olarak bilinen Pygeum, Sabal meyvesi olarak bilinen Saw Palmetto
yağı ve kabak çekirdeği yağı gibi bitki ekstratlarının, hastaların idrar yapma zorluğunu gözle
görülür bir şekilde azalttığını görüyoruz. Hastalar tedavi seçenekleri hakkında kulaktan dolma
değil, hekimleri üzerinden bilgi alarak tedavilerini takip edebilirler” açıklamasında bulunarak konuşmasını tamamladı.
Bir cevap yazın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.